Blog hazırlamayı ve blogger olmayı düşünüyorsan, bu terimleri anlamak yaptığın işte sana yol gösterici ve yardımcı olacaktır.

Bu başlangıç kılavuzunda, "Blog" kelimesinin kökeni ve tarihçesinden başlayarak, bu terimin çokça karıştırıldığı web sitelerinden farkına değineceğim. Etkili bir blog yazısı hazırlayabilmek için sana bir yol haritası vererek güncel teknikleri seninle paylaşacağım.

İçindekiler Bölümünü Geç

İçindekiler

Blog Nedir

Etimolojik olarak Blog kelimesi (World Wide) Web ve Log kelimelerinin bir araya gelmesiyle weblog (Web Günlüğü-Güncesi) kelimesinden türeyerek oluşmuştur. Fiil olarak blog, blogger ve blog yazarlığı günümüzden 1999' yılına kadar geçmişi bulunmaktadır. Weblog kelimesi kısaltması "blog" olarak 1999 yılında programcı olan Peter Merholz tarafından ortaya atılmıştır. Aynı yıl Blogger web sitesinin resmi olarak hayatımıza girmesiyle beraber günümüzde sıklıkla kullanılan bir kelime olarak karşımıza çıkmaktadır.

Geçmişte insanların kağıt ve kalemle notlar alarak tutmuş oldukları günlükler, teknolojinin de getirdiği yeniliklerle birlikte, yerlerini bloglara bırakmıştır. Bir çok uzman ve yazar günlüklerini defterlerde tutmak yerine açmış oldukları bloglarda yayınlamayı tercih etmişlerdir. Günümüzde bir çok kurumsal firmanın bu kervana katıldığını görebiliriz. (bkz. IBM, Microsoft) Bu bağlamda bloglar zaman içerisinde sadece kişilerin düşüncelerini paylaştıkları platformlar olmaktan çıkarak kurumsal anlamda marka değerini arttırmak için birer araç haline dönüşmüştür.

Blogların Tarihçesi

Blogların tarihçesi nereden başlamıştır? Blog isminin kökeni ve tarihçesi üzerine.

Tarihteki ilk blogun her ne kadar o zamanlar bu sitelere kişisel ana sayfa deniyor olsa da, 1994 yılında Justin Hall tarafından oluşturulan links.net web sitesi olduğu sanılmaktadır. Weblog terimi 1997 yılına kadar ortaya atılmamasıyla beraber gelişmiş ve 2000'li yılların başında günümüz blog benzerlerinin ilk örneklerine rastlanmıştır.

2006 yılına gelindiğinde ise blog sayısı hızla artmış ve 50 milyona ulaşmıştır. Blog sayısında yaşanan bu büyük artışa en büyük etkenlerin başında dönemin siyasi ve ünlülerinin kişisel bloglarında gündeme dair önemli açıklamalara yer vermesi gelmektedir. Güncel konuların bloglarda derinlemesine işlenmesi ve yorumların rahatlıkla bu platformlarda tartışılarak diğer insanlar tarafından eleştirilmesi bu süreçte blogları daha popüler bir hale getirmiştir.

Blogların yayılmasında ve yayıncı sayısının bu kadar hızlı oranda artmasında kuşkusuz en önemli faktörlerinden biri ücretsiz olarak sunulan platformların oluşmasıdır. 2001 yılında 1.0 versiyonu yayınlanan Movable Type ve 2003 yılında sunulmuş olan WordPress en popüler blog platformları arasında yer almaktadır.

Günümüzde bloglar popülerliğini eskisi kadar koruyamamış olsa da burada var olan birikim ve tüketim ihtiyacı zamanla mikrobloglara kaymıştır. Birçok insan twitter ve tumblr gibi platformları birer mikroblog olarak görmektedir. Bu platformların tercih edilmesinin sebebi içeriklerin daha geniş kitlelere ulaşması ve takipçi sayısını arttırmanın kolay olmasıdır.

Blog ve Web Sitesinin Farkı Nedir?

Bloglar web sitesinin bir tipidir diyebiliriz. Blogları web sitelerinden ayıran temel faktörler, içeriklerinin belirli aralıklar ile güncellenmesi ve bunun ters kronolojik sırada listelenmesi (güncel gönderilerin en üstte yer alması) şeklinde sıralanabilir.

Tipik web siteleri içeriklerini sayfalar halinde düzenledikleri için doğası gereği sabittir ve sık sık güncellenmez. Oysa bir blog daha dinamiktir ve içerikleri yazar tarafından sürekli güncellenir.

Günümüzde her ikisinin de aynı anda olabildiği siteler bulunmaktadır. Özellikle kurumsal firmalar web sitelerinde blog köşelerine yer vererek güncel yazılarını bu alanda paylaşmaktadır. Ancak bu web siteleri kendi başlarına blog olarak adlandırılamaz.

Blogların kategoriler ve etiketler kullanılarak düzenlenmiş makaleleri olduğunu da söyleyebilirsiniz. Öte yandan, web siteleri içeriği düzenlemek ve görüntülemek için sayfaları kullanır.

Kimler Blog Yazarı Olabilir?

Teknik olarak paylaşımda bulunmak isteyen herkes yukarıda bahsettiğimiz platformlardan birisini kullanarak hızlıca blog açabilir ve yazılarını hazırlayabilir. Ancak blog yazarı olmak için bunu sürdürülebilir kılmalı ve blogunuzu sürekli güncel tutmalısınız.

Blog Yazısı Nasıl Olmalıdır?

Blog yazıları herhangi bir konu hakkında web sitenizde düşünce, tespit ve yorumlarınızı paylaşmanıza, okurlarınızın sizin hakkınızda daha fazla bilgi sahibi olmasına olanak tanır. Aynı zamanda içeriklerin kalitesinin genel olarak blogunun kalitesine doğrudan etkisi olacaktır. Daha kaliteli bir içerik hazırlamak ve okurlarınıza bunu sunmak için sırasıyla;

  1. Planlama: Yazın için bir konu seçmeli, taslak oluşturarak ana başlıkları belirlemelisin.

  2. Başlığı Belirleme: İlgi çekici ve okuyucuları cezbederek bir başlık belirleyin.

  3. İçeriğin Hazırlanması: Yazını bölümlere ayırarak birden fazla oturumda veya tek bir oturumda hazırlayın.

  4. Görseller ve Mizah: Yazını hazırladıktan sonra kontrollerini yaparak mizah ve görseller ekleyerek içeriğini zenginleştir.

  5. Kontrol: Yazını tekrar üzerinden geçerek hataları düzeltin ve akışını kontrol edin.

1. Planlama

Birçok blogger planlama aşamasını gözden kaçırarak doğrudan bir konu üzerinde yazı yazmaya başlar. Planlama içeriği hazırlama heyecanı içerisindeyken zaman kaybı olarak görülse de plan yapmak uzun vadede yazılarını akışa uygun olarak ilerlemesine ve okuyucunuzun konuyu anlamasında yardımcı olacaktır.

Konunun belirlenmesi bir yazıya başlamadan önce alınması gereken en kritik aşamadır. Yazmak istediğiniz konuda öncelikle yazılmış olan ulaşabildiğiniz tüm kaynakları taramalı ve konu hakkındaki bilgini ölçmelisin. Yazılması gerekli olmayan bir konu hakkında yazı yazmak sana ve okurlarına bir şey kazandırmayacaktır. Farkında olmadan doğru bildiğin yanlışları yazılarında yer vererek okurlarını da yanıltabilirsin.

Doğru konuyu seçtiğine inanıyor ve bilgine güveniyorsan planlamanın ikinci aşamasına geçebilirsin. Burada konuyu bölümlere ayırarak bir sunum taslağı oluşturmalısın. İçeriğin kapsamı ve uzunluğuna göre bölümlere ayırabilir, seriler halinde yayınlanabilecek bir yol haritası planlayabilirsin.

2. Başlığı Belirleme

Etkili bir sunumun ilk adımı ona hangi kelimelerle giriş yaptığındır. Yazına vereceğin isim de geçmişte gazete manşetlerinde olduğu gibi, içeriğe ilgiyi çekecek şekilde belirlenmeli, kolay anlaşılmalı ve merak uyandırmalıdır.

Başlığı belirlerken uygulanabilecek iki ana yaklaşımdan bahsedilebilir. Bunlardan ilki etkili bir başlık belirlemek ve tüm içeriği bu başlık etrafında şekillendirmektir. İkincisi ise yazım aşaması bittikten sonra uygun bir başlık belirlemektir.

Hazırladığın başlıkların vermek istediğin mesajı doğrudan içermemesi okuyucuyu yazıya çekmesi için çok önemlidir. Örneğin macOS ve Windows platformlarının performanslarını karşılaştırdığınız bir yazıyı ele alırsak atılması muhtemel başlıklar;

  1. Windows ve macOS Performans Analizleri

  2. macOS Neden Windows'dan Daha Hızlı?

  3. macOS Windows'dan Nasıl Daha Hızlı Olabiliyor?

  4. macOS Testlerde Rakibini Ezdi Geçti

Yukarıdaki başlıkları sırasıyla ele aldığımızda;

  1. Başlık: Sıradan ve ilgi uyandırmıyor.

  2. Başlık: Okuyucunun dikkatini çekiyor ancak harekete geçirmiyor.

  3. Başlık: Dikkat çekici ve harekete geçirici bir başlık ancak içeriği ifşa ettiği için etkileşimi arttırmayacaktır.

  4. Başlık: Yukarıda ki listede yer alan en başarılı başlık olarak görülebilir. Okuyucu hedef kitlesinde merak uyandıracak, içeriği ele vermeyen ve harekete geçirici bir başlık olarak etkileşimi ve geri dönüşleri arttıracaktır.

Sende yukarıda ki yöntemlerin bir veya birden fazlasını kullanarak en etkili başlığın ne olması gerektiğine karar verebilirsin.

3. İçeriğin Hazırlanması

Araştırmanı yaptığını ve en azından başlığını belirlediğini varsayarak artık yazını yazmaya hazırsın!

Araştırmanızı yaptınız ve en azından başlığınızı belirlediğinizi varsayarak artık yazınızı yazmaya hazırsınız.

Blog yazmanın temelde iki farklı yöntemi bulunmaktadır. Önceden hazırlamış olduğun bir şablon üzerinde iş akışına uygun olarak yazabilir veya oturup bir taslağın tamamını tek seferde yazarak sonrasında parçalara ayırabilirsin.

Kısa aralıklar ile daha verimli çalıştığını düşünebilirsin ancak bu aralıkları açman yazılarının ana temadan uzaklaşmasına ve sürekli bir şeyler ekleyerek konudan sapmasın neden olabilir. Yazının hedeflerini sürekli göz önünde bulundurarak vermek istediğin mesajı olabildiğince sade ve anlaşılır bir dil ile okuyucuna aktarmalısın.

Yazını yazarken yanlış veya doğru diye bir şey yoktur. Çoğu beceride olduğu gibi ne kadar yazarsan o kadar kolay ve doğal bir hale gelecektir. Zaman içerisinde pratikler yaparak bu konudaki en iyi çalışma stilini yakalayacak ve okuyucunun ilgisini çekecek yazılar yazabileceksin.

4. Görseller ve Mizah

Görsel ve mizah ile yazılarınızın okunurluğunu ve etkileşimini arttırabilirsiniz.

Özellikle web sitelerinin okuyucu kitlesinin dikkati ve ilgisi çok çabuk dağılabildiği için mizahı ve görselleri bu ilgiyi toplamak için kullanabilirsin. Bu durum aynı zamanda yazılarının daha fazla etkileşim almasını da sağlayacaktır. Ancak bunun dozunu çok iyi ayarlamalısın. Fazla laubali bir yaklaşım okuru kaçırabileceği gibi gereksiz ve çok fazla görsel kullanman da dikkatini dağıtacaktır.

5. Kontrol ve Düzenleme

Pek çok kişi, bu aşamanın yazım hatalarının giderilmesi ve gereksiz kelimelerin çıkarılması olduğunu düşünür. Bu bir bakıma doğru olsa da tek başına yeterli değildir. Yazının akışını bozan kısımları tekrar düzenlemeli, gerekirse yazmak için harcadığın saatleri heba ederek fazlalıkları kaldırmalısın.

Ne kadar çok yazdığının genelde okuyucu için bir önemi yoktur. Okuyucu aradığı cevabı ne kadar hızlı ve doğru alabildiğine odaklanır. Dolayısıyla sadede hızlıca gelecek, okuyucuyu dolambaçlı yollarda yormayacak şekilde yazını hazırlamalı ve kontrol aşamalarında buna dikkat etmelisin.

Hiçbir şey okuyucuyu devasa metin duvarlarından daha fazla korkutamaz. Cümlelerini ve paragraflarını olabildiğince kısa tutup, buna uymayan alanları kırpmak ve kesmekten çekinmemelisin.

Sonuç

Azim, disiplin ve sıkı çalışmayla iyi bir blog yazarı olabilir, kendinizi ve düşüncelerinizi okuyucularınıza aktarabildiğin iyi yazılar hazırlayabilirsin.

Blog yazmak, yapmak zorunda kalana kadar kolay görünen bir iştir. Eline ilk kalemi aldığın anı hatırla, kağıdın kalemle buluşması ve ortaya çıkan eserin ne kadar sığ ve okunaksız olduğu gerçeği, zamanla ve çalışmayla yerini kendini daha iyi ifade eden, iyi bir yazara bırakacaktır.

Azim, disiplin ve sıkı çalışma ile iyi bir blog yazarı olabilir, kendini ve düşüncelerini okuyucularına aktarabildiğin iyi yazılar hazırlayabilirsin.

Öneri ve düşüncelerini yorumlar kısmında benimle paylaşabilirsin.

Atıflar

Yazıda kullanılan görseller;

taraflarınca oluşturulmuştur.

Ek Kaynaklar